Arabuluculuk Anlaşma Belgesinin Hukuki Niteliği Nedir?
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olan arabuluculuk, Türk Hukuk Sisteminde 2012 yılında uygulanmaya başlamıştır. Tarafların uyuşmazlık konusu olayı yargıya taşımadan kendi aralarında müzakere ederek gizli, hızlı ve ekonomik şekilde bir çözüm üretmesi amaçlanmaktadır. Ülkemizde arabuluculuk uygulamasının yaygınlaştırılması amacıyla iş, ticari ve tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı olarak arabulucuya başvuru zorunluluğu vardır. Bunun yanı sıra arabuluculuk süreci taraflarca ihtiyari de yürütülmektedir.
Arabuluculuk sürecinin sonunda, arabulucu yargılama yapmaz ve bir karar vermez. Kararı taraflar ortak bir paydada kendileri verir. Arabulucunun görevi, süreci ve müzakereleri belirli tekniklerle yöneterek tarafları anlaşabilir noktada buluşturmaktır.
6325 sayılı HUAK’ın 18./5. Maddesindeki 7036 sayılı Kanunla “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” Şeklinde yeni bir düzenleme getirilmiş ve gerekçesinde de “dava açma yasağı” olarak nitelendirilmiştir.
Her ne kadar “dava açılamaz” ifadesi ve “dava açma yasağı” nitelendirmesi yapılmış olsa da, bunu kelime anlamıyla gerçek bir yasak şeklinde anlamamak gerekir. Burada asıl amaçlanan, anlaşma belgesinde yer alan anlaşılan hususlar hakkında, mahkemenin esasa girip inceleme yapamaması ve bu konularda bir karar veremeyecek olmasıdır. Daha farklı bir ifadeyle dava açmak yasak değildir, dava açıldıktan sonra anlaşılan hususların mahkemece tespiti hâlinde esas hakkında karar verilmemesi gündeme gelecektir.
Artık arabuluculuk sonucunda ulaşılan anlaşma taraflar için bağlayıcıdır. Taraflar arabuluculuk sonucunda üzerinde anlaşmaya vardığı uyuşmazlık konularını daha sonra mahkemeye taşıyamayacaktır.
Dava açma yasağının istisnaları da bulunmaktadır. Arabuluculuk anlaşma belgesinin akit olma özelliği dikkate alındığında, aynı uyuşmazlık hakkında, özellikle bu belgenin sahteliği, anlaşmanın irade fesadı hâlleriyle sakatlandığı, anlaşmanın geçersizliği gibi durumlarda dava açılabileceği kabul edilmelidir.
Arabuluculuk anlaşma belgesinde tarafların bu belgede yüklendikleri edimlerin yanı sıra anlaşmanın hangi uyuşmazlık konularına ilişkin olduğunun gösterilmesi gereklidir. HUAK m. 18/5 düzenlemesini getiren 7036 sayılı Kanun’un ilgili madde gerekçesinde de üzerinde anlaşılan hususlara, tereddüde yer vermeyecek şekilde açık bir şekilde anlaşma belgesinde yer verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Arabuluculuk, bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olması sebebiyle yani tarafların ulaştığı çözümler, aralarında uyuşmazlığa düşülen konulardır. Taraflar, arabuluculukta, sulh yönteminden farklı olarak oldukça geniş bir çözüm yelpazesine sahiptir.
Arabuluculuk anlaşma belgelerini sulh sözleşmesi veya yenileme sözleşmesi olarak nitelendirmek doğru görülmemektedir. Taraflar için bağlayıcı olan arabuluculuk anlaşmaları, , hukuki ilişkilerden doğan ihtilafların çözümüne yönelik olduğundan çözüm seçenekleri olarak da sulh sözleşmesinden daha geniş bir yelpazeye sahiptir. Bu bağlamda arabuluculuk anlaşmaları yenileme sözleşmesi veya sulh sözleşmesi olarak nitelendirilmese de, sonuçları bakımından bazı durumlarda sulh sözleşmesine benzediği de söylenebilir. Dava açma yasağı, hem anlaşma belgesinin uyuşmazlık konularının çözümlendirilmesi ve amacı düşünüldüğünde, yenileme sözleşmesine ilişkin bazı özelliklerin anlaşma belgeleri için uygulanamadığı görülecektir.
Anlaşma belgesinin hukuki niteliğini belirlerken, arabuluculuk faaliyeti sonunda hazırlanan bir sözleşmenin anlaşma belgesi olarak nitelendirilmesi ve arabuluculuk süreciyle ilişkilendirilmesi için, arabulucunun imzasını ihtiva etmesi gerekeceği (m. 18/1) göz önünde tutularak bir nitelendirme yapılması mümkündür.
Arabuluculuk anlaşma belgesinde arabulucunun imzasının olması gerektiği hususu dikkate alındığında arabulucunun imzası, anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi verilmesi noktasında önemli hale gelmektedir. Arabulucunun imzasını taşımayan bir belge, her ne kadar uyuşmazlığın çözülmüş olduğunu gösterse de yani sadece tarafların imzasını taşıyan anlaşma belgesinin sulh anlaşması niteliği bakımından değerlendirilse de, HUAK m. 18/1 anlamında anlaşma belgesi olarak nitelendirilmesi ve icra edilebilirlik şerhi verilmesi talebine (m. 18/2) konu edilmesi söz konusu olamayacaktır.
Arabuluculuk anlaşma belgesi, uyuşmazlığın içeriğine göre veya diğer nitelikli şekil şartı içeren bir sözleşme ise HUAK m. 18/1 yanında, kanunun bu sözleşmeler için aradığı şekil şartlarını da içermesi gerektiği açıktır. Eğer anlaşma belgesi taraflara karşılıklı edimler yükleyen bir sözleşmeyi içeriyorsa, böyle bir sözleşmeye mahkemenin icra edilebilirlik şerhi veremeyeceği de açıktır. Bu düşünüldüğünde ise taraflardan her biri yerine getirmesi gereken edimi ifa etmiş olmalıdır ve bunun tespiti de ancak mahkeme tarafından yapılacağından ilamlı icraya konu edilemeyeceği ortadadır.
Arabuluculuk anlaşma belgesinin ilam niteliğinde olması ve icraya konu edilebilmesi için ilgili mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınması gerekmekte iken taraflar ve vekillerince birlikte imzalanması sonucunda ise icra edilebilirlik şerhi alınmaksızın ilamlı icraya konu edilebileceği kanunda açıkça düzenlenmiştir.
Bazı uyuşmazlıkların kamu düzenini ilgilendiren nitelikte olması, üzerinde serbestçe tasarruf edilememeleri sebebiyle arabuluculuk sürecinde tarafları bağlayıcı nitelikte olamayacağı durumlar bulunmaktadır. Mesela taşınmazın aynına ilişkin veya aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar (m. 1/2) ve uzlaşma kapsamına girmeyen bir suçla ilgili (hukukî) uyuşmazlıklar (m. 17/1-d) veya emredici hukuk kurallarına veya ahlaka uygun olmayan hükümleri içeren arabuluculuk anlaşma belgeleri arabuluculuğa elverişli değildir.
Sonuç itibariyle tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilecekleri kamu düzeninden olmayan uyuşmazlık konularına ilişkin bir anlaşma belgesinin icra edilebilir olması için uyuşmazlık konularının anlaşma belgesinde açıkça hangi hukuki ilişkiye dayandığı belirtilerek düzenlenmesi gerekmektedir. Üzerinde açıkça anlaşılan hususlarda dava açılamayacağından taraflar anlaşma belgesiyle bağlı kalmaktadır. Bu düzenlemelerle mahkemelerin iş yükü azalmakta ve birbiriyle uyuşmazlık yaşayan tarafların arabuluculuk sürecinde hızlı, ekonomik, güven içinde sonuca birlikte ulaşmaları amaçlanmaktadır.
Detay Arabuluculuk Merkezi